İtalya’nın Nefes Kesen ManzaraSI; Garda Gölü

Leave a comment

İtalya’nın en büyük gölü Garda (Lago di Garda) Verona’ya 30, Milano’ya 100 ve Venedik’e 130 km uzaklıkta,

 

 

 

 
İtalya seyahatinizi planlarken bu güzel çevreye ayıracak en az bir gününüz olsun. Her türlü ulaşım imkanına sahip Garda Gölü, İngiliz seyahatacentelerinin haftasonu turlarına girdi bile.

 

Renklerle dolu muhteşem bir doğal manzaranın yanı sıra Akdeniz ikliminin sunduğu her türlü güzelliği bulacağınız Garda gölü civarında zeytinyağı ürünleri ve yörenin nefis İtalyan şaraplarıziyaretçilerin favorisi.

 

 

NE YAPILIR?

Göl kenarında yerleşik pastel renkli kasabalar arasında zigzaglar çizerek dolşan tekne turlarına katılabilirsiniz.

Gestione Navigazione Laghi’nin teknelerinde bir gün boyunca geçerli bilet ücreti 25 Euro

Tel: 0039 030 914 9511 http://www.navigazionelaghi.it

Gölün kuzeydoğusunda Malcesine kasabasının evlerindeki hoş mimariye dikkat. Baldo tepesine teleferikle çıkarak nefes kesen panoramanın tadını çıkarın.

Gölün güney ucundaki Sirmione, gölün içine doğru uzanan incecik bir yarımada. Rüzgar sörfü yapmak için çok iyi bir seçenek.

Eğer gözlerinizi gölün masmavi sularından alabilirseniz Valpolicella bölgesinin bağları ve şarapları sizi bekliyor.

 

NEREDE KALINIR?

Art-nouveau klasik tarzdaki Villa Feltrinelli bölgedeki en lüks otel
Tel: 0039 0365 79 800 http://www.villafeltrinelli.it

Yakınlarda aile işletmesi bir otel de Villa Giulia
Tel: 0039 0365 71022 http://www.villagiulia.it

Malcesine’de Hotel Castello, göl kenarında manzaralı ve bütçeye uygun bir seçenek
Tel: 0039 0457 400 233 http://www.h-c.it

lago-di-garda-funivia-malcesine

NEREDE YENİR?

Gargnano’nun bir ara sokağındaki La Tortuga ev yapımı makarna seçneklerinin yanı sıra‘lavarello’suyla meşhur. Laverello, biber ve küçük domateslerle servis edilen bir göl balığı. Mekan biraz küçük ama 30 Euro gibi bir fiyata doyabilirsiniz.
Tel: 0039 036 571251

Malcesine’deki Vecchia Malcesine çok zengin Akdeniz yemekleri menüsü sunuyor. Tel: 0039 045 740 0469

Daha ucuz ve basit bir şeyler için Garda’daki Pino Due yiyebileceğiniz en taze balıkları sunuyor. İki kap yemek ve şarap dahil 20 Euro gibi bir fiyat buradaki standart hakkında bir fikir verebilir.

NASIL GİDİLİR?

Brescia veya Verona’ya uçak veya trenle ulaştıktan sonra 3 günlüğüne otomobil kiralayabilirsiniz. Kalacağınız otel de size Brescia veya Verona’dan özel ulaşım veya otobüsle transfer imkanı sunabiliyor.

Dünyanın En Görkemli Şelalesi; Victoria Şelalesi

Leave a comment

Victoria Şelaleleri veya Mosi-oa-Tunya dünyanın en görkemli şelalelerindendir. Zambezi Nehrinin üzerinde, Zambiya ve Zimbabve sınırları arasında, bulunur. Şelaleler yaklaşık olarak 1,7 km genişliğinde ve 128 m yüksekliğindedirler.

 

 

 

 

İskoç kâşif David Livingstone şelaleleri 1855’te ziyaret etmiş ve Kraliçe Victoria’nın anısına Victoria Şelaleleri ismini vermiştir. Bununla birlikte şelale zaten yöresel olarak Mosi-oa-Tunya yani “gürleyen duman” diye anılmaktaydı.Şelaleler iki milli parkın parçasıdırlar, Zambiya’dakiMosi-oa-Tunya Milli Parkı ve Zimbabve’deki Victoria Şelaleleri Milli Parkı. Şelaleler Güney Afrika’nın en önemli turist çeken noktalarından biridir. Aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası Alanıdır.Dünyanın yedi harikasından biridir.

 

 

Kuzey Amerika’daki Niagara Şelaleleri’nden daha geniş olan Victoria Şelaleleri sadece Güney Amerika’nın Iguaçu Şelaleleri ile karşılaştırılabilir. Iguaçu 270’den fazla (görece) ‘küçük’ şelaleye bölünmüşken Victoria dünyadaki en büyük, 100 metreden yüksek ve 1,5 km’den geniş, tek su yatağından, dökülmektedir.

 

 

 

 

Victoria Şelalesi’nin üzerinde ise hiç kaybolmayan 1 gökkuşağı vardır.

 

 

 

 

 

HEYBELİADA

Leave a comment

Heybeliada, İstanbul’un Büyükada’dan sonra en büyük adasıdır. Adaya Heybeliada denilmesinin sebebi, uzaktan bakıldığında adanın yere bırakılmış bir heybeye benzemesidir. İstanbul’un en çok rağbet gören sayfiye yerlerinden biridir. Sadece doğasıyla, temiz havası ve güzellikleriyle değil, Bahriyesi, Sanatoryumu, Ruhban(Papaz) Okulu gibi kurumlarıyla da ünlüdür.
Bugün, adanın nüfusu 7 bin civarındadır. Ancak yaz mevsimlerinde bu nüfus birkaç kat artmaktadır. Yazları günübirlik gelen ziyaretçiler de eklendiğinde, Adanın yaz nüfusunun 50 bini aştığı düşünülebilir.

 
Diğer adalara olduğu gibi Heybeliada’ya da vapur seferleri 19. Yüzyıl ortalarında yapılmaya başlanmıştır. Zengin Rumlar’ın yaşadığı adada, Bahriye’nin de bulunması nedeniyle önemli miktarda Türk nüfus da yaşamıştır. Adanın nüfusu, 1820’de 800 olarak tespit edilmiş iken vapur seferlerinin başlamasından sonra 2000’e çıkmıştır. Kurtuluş savaşı ve mübadele sırasında diğer adalar gibi sakinleşen Heybeliada, 1950’li yıllarda yeniden canlılığını kazanmaya başlamıştır.

 

 

 

4
Adanın eni 2700 metre, boyu 1200 metredir. 4 tepeden oluşan Heybeliada, İstanbul adalarının orta yerinde bulunmaktadır. En yüksek tepe Değirmentepe’dir (136 metre) Diğer tepeler, Taşocağı Tepesi, Makarios Tepesi ve Ümit Tepesi’dir. Eski adı Papaz Tepesi olan bu tepe 85 metre yüksekliğinde olup üzerinde Papaz Okulu bulunmaktadır. Adada 4 de liman vardır. Güzel bir koyda bulunan Çam Limanı ile Bahriye Limanı bunların en önemlileridir. Adanın önemli yapıları, Bahriye Okulu, Aye Ofemya Ayazması, Türkiye’nin ilk sanatoryumu olan Heybeliada Sanatoryumu (Kuruluş: 1924), Heybeliada’nın ünlü sakinlerinden olan Hüseyin Rahmi Gürpınar Lisesi, Abbas Halim Paşa Köşkü, Papaz Okulu, diğer dini yapılar ve resmi binalardır.

 

 

 

 

Resmi Büyüt

Adadaki, birine “Büyük Tur”, diğerine “Küçük Tur” denilen iki tur yolunda, yaz mevsimlerinde eşek ve arabalarla turlar yapılır. Küçük Tur’a, Aşıklar Turu da denmektedir. Heybeliada da, İstanbul’un diğer adaları gibi, motorlu araçtan arındırılmıştır. Evliya Çelebi, Heybeliada’da bir Bostancıbaşı ile birkaç Subaşı askerinin bulunduğunu, adanın gelirinin Kaptan Paşa’ya verildiğini kaydeder.

 

 

 

 
İstanbul’u en çok yazan ediplerimizden Ahmed Rasim, Heybeliada’da medfundur. Ancak Heybeliada ile ilgili bir eseri bulunmamaktadır. Ahmet Rasim’in yeğeni Yesari Asım’ın Biz Heybeli’de her gece mehtaba çıkardık” şarkısı, Heybeli’deki bir çok şeyden daha ünlüdür. Aziz Nesin, Zeyyat Selimoğlu gibi yazarlar da eserlerinde Heybeliada’dan çokça söz etmişlerdir.

 

 

 

 

 

Deniz Lisesi

Resmi Büyüt

XVIII. asrın yarısına kadar Osmanlı donanmasında ve korsan gemilerinde kaptan yetiştirilmesi her hangi bir teşkilata bağlı olmayıp, babadan oğula ve ustadan çırağa ameli olarak yürütülmekte idi. Osmanlı İmparatorluğunda eğitim sistemine dönüş hareketi l734’te Üsküdar Mühendishanesi’nin açılması ile başlar. Bugünkü Deniz Harp Okulu’nun nüvesini teşkil eden mektep, ilk defa çeşme mağlubiyeti üzerine 18 Kasım 1776 da (devrin Kaptan-derya’sı) Cezayirli lakabıyla anılan Hasanpaşa’nın teşebbüs ve padişahın iradesi alınarak Kasımpaşa’ da tersane içinde (Mühendishane-i Bahri Hümayun) adı ile kuruldu. 29 Ekim 1784 de Sadrazam Halil Ahmedpaşa’nın teşebbüsü ve iki Fransız mühendisi yardımıyla, mektep programları genişletilerek bir (Bahriye Tatbikat Mektebi) ihdas edildi. Padişah III. Selim zamanında esaslı ıslahat haraketleri neticesi, Kaptaruderya Küçük Hüseyinpaşa’nın hizmeti ile Kadıköy’ de inşa edilen bir binada (1795′ de) Mühendishane-i Amire adında bir mektep tesis edildi. XIX. asrın başından itibaren, mektebin yeniden ihyası ve devrin icaplarına uygun bir hale getirilmesi hususunda muhtelif teşebbüsler yapıldı. Bu meyanda Padişah III. Selim’in Kaptanıderyası Hüsrevpaşa zamanında Mühendishanei Bahri adı ile Heybeliada’da evvelce Bahriye Kışlası olarak inşa edilen binaya nakledildi (1824). Kırım Harbi sırasında, Bahriye Mektebi yeni zihniyetle ele alındı. Üç çeyrek asır müddetince Deniz Mektebi normal olarak eski yerinde kaldı. Fakat i. Cihan Harbi sırasında (1917′ de) bir defa daha yer değiştirdi ve Türk Ortodoks İlahiyat Mektebi’nde ve Mukaddes Teslis ve Grek Ticaret Mektebi’nde ve Panayia’nın kalıntılarında yerleşti. Bir sene sonra tekrar eski yerine döndü. İnşaiye sınıfı yeniden ihdas edildiği gibi Kasımpaşa’da “Haddehane” tabir edilen mektepte lüzumlu makine zabiti yetiştirilmekte iken devrin tekniğine uygun evsafta makine zabiti yetiştirilmek üzere şimdiki makine sınıf okulları binasında Çarkçı Mektebi ihdas edildi. Bunlara ilaveten bir namzet mektebi kuruldu. Bu mektebin yeri şimdiki Ruhban Okulu olup keza bu bina Mondros mütarekesi ve beynelmilel bir anlaşma gereğince Rum tebaya terk edilerek “Rum OrtodoksIarın Ruhban Okulu haline” dönüştü. (Halen aynı maksatla kullanılmaktadır.) Bu binanın terki ile talebeleride Çarkçı Mektebi talebeleri gibi Bahriye Mektebi’ne nakledildi. Bu suretle her iki mektep Mekteb-i Bahriye adı altında çalışmalarına devam etti. 27 Mayıs 1928’de Erkanı Harbiye-i Umumiye Riyaseti emirleri ile “Mekteb-i Bahriye” tedrisatı maarif esaslarına inkılap ettirildi. Ve Deniz Lisesi adını aldı. Üç yıllık lise tahsilini müteakip, iki yıl süreli harp mektebi tahsili ikame edilerek mektebin ismi DENİZ HARP MEKTEBİ ve LİSESİ oldu.

Triada Manastırı ve Kilisesi

Resmi Büyüt

Ada’nın kuzeyinde, bugünkü adıyla Ümit Tepesi’nde adalıların deyimiyle Papaz Dağındadır. İlk adı Sina kilisesine bağlı anlamına gelen Siyon idi. çünkü muhtemelen Kudüs Patrikhanesine bağlıydı. Ancak sonradan Hristiyanlığın temel ilkesi olan Tanrı, Hz. İsa ve Ruh-ü! Kudüs (Kutsal Ruh) üçlüsü anlamına gelen “Triada” adı verilmiştir. Manastır sonradan Ruhban Okulu’na dönüştürülmüştür. Kilise ise okulun bahçesinde uzaktan bakıldığında görülemeyecek kadar küçük bir yapıdır. Aya Triada Ada’nın en eski manastın ve kilisesidir. Çok eski bir inanışa göre manastırın kurucusu Patrik Fotiyus’dur.

 

Ayios Nikolaos Rum Ortadoks Kilisesi

Resmi Büyüt

Ayios Nikolos Kilisesi patrik I.Samuil (Byzantios) hayatının son dört senesini yaşadığı ve 10 Mayıs 1775’te ölünce kilisenin altına gömüldüğü mezarın üstüne inşa edilmiştir. II.Abdülhamit zamanında (1894) büyük zelzelede oldukça harap olduğundan esaslı bir tamir görmüştür.

Aya Yorgi (Saint Georges) Uçurum Kilisesi

Resmi Büyüt

Heybeliada’nın Büyükada (Nizam semtine karşı) cephesinde, sanatoryum yolu üzerinde yüksekçe bir falez üzerinde olması sebebiyle, Krimnos Precipise Uçurum manastırı da denir. S.Vizandios’a göre manastır kolay kırılan bir kaya üzerindedir. 1862′ de toprak kaymasını önlemek üzere bir keşiş Aya Effimia ayazması üzerine duvar yaptırmıştır.

 

 

 

Süslü Mezar

Resmi Büyüt

Aya Yorgi manastırının önündeki yola yakın bir yerde kubbeli, renkli camlı, içindeki yüksek bir kaide üzerinde melek heykeli olan çok güzel özgün bir mezardır. İngiltere’nin Gemlik baş konsolosu Kangelidis’ in karısına aittir, heykelleri İtalya’ dan getirtilmiştir. 1868 yılında yapılmıştır. Kangelidis’in de kendi mezarı da avlusundadır.

 

 

 

Sanatoryum

Resmi Büyüt

Eskiden verem hastalığı ile savaşmak için, güzel havalı yerlerde dinlenmekten başka çare yoktu. Heybeliada’nın havasının da eskiden beri vereme iyi geldiği biliniyordu. Bu hastalığa tutulan kişiler Ada’ya gelir ve şifa bulurlardı. Sanatoryum da bu nedenle Heybeliada’da kuruldu.
Cumhuriyetin ilanından sonra Ada’daki ilk önemli olay Sanatoryum un açılışıdır. Sanatoryum 1 Kasım 1924 günü 16 yataklı küçük bir hastane olarak, Çam Limanının Yeşil Burun adındaki burnun dibindeki binada açıldı. Önceleri erkek hastalar kabul ediliyordu. Hastane kısa sürede gelişti, sonra sanatoryumun kurucusu Dr.Tevfik İsmail Gökçe’nin adı verilen kadınlar kısmı da açıldı.
1 Ağustos 2005 tarihinde Sağlık Bakanlığı’nın verdiği onayla Heybeliada Sanatoryumu Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Süreyyapaşa Göğüs Kalp ve Damar Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kadro ve tıbbi donanımı ile nakledilmesi kararı verildi.

Heybeliada Camii

Resmi Büyüt

Ümit sokağında bulunan camii “İstanbul’da Yeni Postane karşısında ve Valide Hanımın bulunduğu yerde arsa haline inkılap eden Kadıasker Abdülkadir Efendi Camii (diğer adıyla meydancık camii) ne bedel olarak, yine bu nam altında, vakıflar idaresi tarafından yaptırılmış, planları 1935-36 tarihlerinde tanzim edilmiştir.

 

 

 

Diğer Binalar

Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Evi
Resmi Büyüt

İsmet İnönü Köşkü
Resmi Büyüt

Halki Palas
Resmi Büyüt

TATİLİN DEĞERİNİ BİLMEK İSTEYENLERE; ANTALYA-KAŞ

Leave a comment

Kaş’ın etrafında adı bilinen Istlada, Apollonia, İsinda, Kyaenai gibi antik kentler yanında ismi bilinmeyen birçok harabe yeri vardır. Bunlar irili ufaklı antik yerleşimlerdir. Örneğin Tüse Köyü’nün yakınındaki alçak bir tepe üzerinde Tysse adında küçük bir yerleşme bulunur.

Kaş halkı geçimini yaz aylarında turizm amaçlı pansiyon, otel, ve motel işletmeciliği yaparak sağlamaktadır. İlçe halkının çoğunun yayla köylerinde toprakları mevcuttur. Ova ve yaylalarda yurdumuzun önemli yaş sebze, meyve ve çiçek üretimi yapılmaktadır. Kış aylarında da üretim seralarda yapılarak içte ve dışta pazarlanmaktadır. Yine yüksek ve dağlık yerlerde elma üretiminde önemli bir tarım girdisidir. Aynı zamanda balıkçılık da önde gelen geçim kaynaklarındandır.

Avusturya’daki Yeşil Göl (Tragoess Lake)

Leave a comment

Tragoess’teki Yeşil Göl, tepesi karlarla kaplı Hochschwab dağlarının eteklerinde bulunuyor. Dondurucu kış aylarında neredeyse tamamen kuru olan bölge bir park olarak kullanıyor ve yürüyüşçülerin gözde mekanlarından biri oluyor.

 

Ancak  sıcaklıklar yükselmeye başladığında, dağın üst bölgelerindeki buz ve karlar erimeye ve aşağı havzaya akmaya başlıyor. Park buz gibi kar sularıyla doluyor ve zümrüt yeşili muhteşem bir göl ortaya çıkıyor.

Su seviyesi kışın bir iki metreyken, baharda ve yazın ilk zamanlarında 10 metreye kadar ulaşıyor.

 

En yüksek seviyeyi ise haziranda buluyor ve sular temmuz sonunda çekilene dek bu nadir doğa olayını yakından görmek isteyenr dalgıçlar için eşsiz bir mekana dönüşüyor.

 

y

Dünyadaki Cennet; Bora Bora!!

Leave a comment

Fransız Polinezyası’ nın efsanevi adası Bora Bora pırıl pırıl bir deniz, sıcak kumlar ve kızgın güneşin altında geçirilen keyifli dakikalarıyla eşsiz bir tatil vaad eder. ”Pasifik Kraliçesi’ olarak anılan Bora Bora Adaları Fransız Polinezyası olarak çok fazla bilinmese de Tahiti’ nin 150 mil kuzeybatısında ve Güney Pasifik adasının 18 mil uzaklığındadır.

Dünyanın en güzel adaları olarakkabul edilen Tahiti, diğer Pasifik adaları gibi sönmüş veya aktif halde bulunan volkanların oluşturduğu atol ve lagunlardan oluşmuştur. Dünyada siyah incinin bulunduğu tek ada olarak da bilinir. Papeete Bora Bora’ nın başkenti ve ticaret merkezidir.

Lüks otellerin buluştuğu Bora Bora, Fransız Polinezyası’ nda denize uzanan su üzerindeki bungalowların ilk uygulandığı yerdir. Bu yüzden adada düzenlenen turların çoğunda dalış da yer almaktadır. Adalar’ a gitmek için en iyi zaman Mart, Nisan ve Kasım aylarıdır. Temmuz’ dan Ağustos’ a kadar süren meşhur “Heiva Festivali” ise ada yaşamına renk katmaktadır.

Paris’ ten 22 saatlik bir uçusla Papeete’ ye oradan 45 dakikalık bir uçusla Bora Bora Lagunu’ na ulaşabilirsiniz. Uçak inerken adaya bakmayı unutmayın; havadan bakıldığı zaman Bora Bora, turkuaz içine yerleştirilmiş minik bir zümrüt gibi görünür. Bembeyaz kumsalları ve mercan gölleriyle gerçekten etkileyici bir adadır.

Uçuş Alternatifleri:
Air France – Air Tahiti
AF2391 IST – PARIS 09:00 – 11:40
AF072 PARIS-LOS ANGELES 13:30 – 16:00
AF676 LOS ANGELES-PAPETEE 23:00 – 04:30 **
VT413 PAPETEE-BORA BORA 12:20 – 13:10
VT267 BORA BORA-PAPETEE 13:10 – 14:45 1 gece Papeete stop
AF677 PAPETEE-LOS ANGELES 07:00 – 18:15
AF067 LOS ANGELES-PARIS 21:15 – 16:45 **
AF2390 PARIS-IST 19:05 – 23:25

Ortalama Hava Durumu Bilgisi
Aylar O Ş M N M H T A E E K A
Max ºC 30 30 31 30 30 29 28 28 29 29 29 30
Min ºC 25 25 26 26 25 24 24 24 24 24 25 25

EFES HARABELERİ

Leave a comment

Kuruluşu milattan önce ikinci yüzyıla kadar dayanan ve içerisinde bulunan Artemis Tapınağı ile dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen Efes Antik Kenti, aradan geçen binlerce yıl ve yıkılan onca yapısına rağmen kültür turistlerinin yoğun ilgisiyle karşılaşıyor.

Lydia Kralı Kroisos tarafından Bereket Tanrıçası Artemis için yapıldığı düşünülen ve yapımı 120 yıl süren Efes Antik Kenti, Helenistik Çağ’ın başkenti olmakla birlikte limanlara olan yakınlığı ve konumu itibariyle dönemin en önemli politika ve ticaret merkezlerinden biri halini almıştır.

Efes tarihi öneminin yanı sıra Hristiyan dini için de özel anlam taşımaktadır. St. John’un İncil’i burada yazdığı ve Meryem Ana’nın da Efes Antik Kenti sınırları içerisinde yaşamını yitirdiği kabul edilmektedir. Bu nedenle ziyaretçi sayısının büyük bir çoğunluğunu hristiyanlar oluşturmaktadır.

İçerisinde 58 antik yapı barındıran Efes’in bir çok binası günümüze kadar ulaşmamış olsa da bir çok kez yer değiştiğinden dolayı kalıntıları 8 km2’lik bir alana yayılmıştır. Ayasuluk Tepesi, Artemision, Efes ve Selçuk olarak 4 ana bölgeye ayrılan antik kent dünyanın her yerinden yılda ortalama 1,5 milyon turisti ağırlamaktadır.

1996 yılında bugünkü İzmir’in Selçuk ilçesinin 3 km uzağında keşfedilen Efes Antik Kenti başka bir deyişle Efes Harabeleri Arkeleog Adil Evren başkanlığında yapılan araştırmalar sonucu keşfedilmiştir.

Yaz döneminde (Nisan-Ekim) 08:30 – 19:00 ve kış döneminde (Kasım-Mart) 08:00 – 17:00 saatleri arasında ziyaret edebileceğiniz Efes’e kapıda ödeyebileceğiniz 25 TL’ye alternatif olarak yine kapıda temin edebileceğiniz Müzekart ve Müzekart+ ile giriş yaparak, insanlık tarihi kadar eski olan bu yerleşim bölgesinin keyfini çıkarabilirsiniz.

Nasıl Gidilir

Efes Harabeleri Kuşadası’na 18km mesafede Selçuk ilçesine 3km mesafededir.Kuşadası’ndan Selçuk dolmuşları ve Selçuktan Kuşadası dolmuşları ile gidebilirsiniz.Dolmuşlar sizi ana yolda indirmektedir buradan ücretli faytonlar ile Efes giriş kapısına gidebilirsiniz.

Efes Antik Kentinin tarihi M.Ö. 6000 yıllarına yani Neolitik dönem olarak adlandırılan Cilalı Taş Devri’ne kadar uzanmaktadır. Son dönemlerde yapılan araştırmalarda Efes çevresindeki höyükler ve kalenin bulunduğu Ayasuluk Tepesi’nde Tunç çağları ve Hittitler’e ait yerleşimler bulunmuştur. Hitit Dönemi’nde kentin adı Apasas’tır. M.Ö. 1050 yıllarında Yunanistan’dan gelen kolonilerinde yerleşmeye başladığı liman kenti Efes, M.Ö. 560 yılında Artemis Tapınağı çevresine taşınmıştır. Bugün gezilen Efes ise, Büyük İskender’in generallerinden Lysimakhos tarafından M.Ö. 300 yıllarında kurulmuştur. Hellenistik ve Roma çağlarında en görkemli dönemlerini yaşayan Efes, Asya eyaletinin başkenti ve en büyük liman kenti olarak 200.000 kişilik nüfusa ulaşmıştır.

Efes, Bizans döneminde sahillerinin dolması sebebi ile tekrar yer değiştirmiş ve ilk kurulduğu yer olan Selçuk’taki Ayasuluk Tepesi’ne taşınmıştır. 1330 yılında Türkler tarafından alınan ve Aydınoğulları’nın merkezi olan Ayasuluk, 16.Yüzyıl’dan itibaren giderek küçülmeye başlamış, 1923 yılında Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonra Selçuk adını almış ve bugün 30.000 kişilik nüfusa sahip turistik bir yerdir.

Antik dönemin en önemli merkezlerinden biri olan Efesus, İ.Ö. 4.bine dek giden tarihi boyunca uygarlık, bilim, kültür ve sanat alanlarında her zaman önemli rol oynamıştır.

Doğu ile Batı (Asya ve Avrupa) arasında başlıca kapı durumunda olan Efes önemli bir liman kenti idi. Bu konumu Efes’in çağının en önemli politik ve ticaret merkezi olarak gelişmesini ve Roma Devrinde Asia eyaletinin başkenti olmasını sağlamıştır. Ancak, Efes antik çağdaki önemini yalnızca büyük bir ticaret merkezi olarak gelişmesini ve başkent oluşuna borçlu değildir. Anadolu’nun eski ana tanrıça (Kybele) geleneğine dayalı Artemis kültünün en büyük tapınağı da Efes’de yer alır. Bu tapınak dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilir.

Leave a comment

Avrupa’nın en büyük parkı olan Harikalar Diyarı Ankara’nın Sincan ilçesinde bulunmaktadır. 05.10.2004 tarihinde faaliyete geçen bu parkın toplam kullanım alanı 1.320.000 m2 dir.

Bu alanın 92.000 m2’sini suni göletler oluşturmakta, bu göletlerin içerisinde Kayıklar ve Su Bisikletleriyle gezmek mümkündür. Toplam yeşil alan 650.000 m2’olup bu alan üzerinde 47.360 adet ağaç, ağaççık ve çalılık dikili, 330.000 m2’sinin ise yürüyüş yolları ve sert zeminden oluşmakla beraber 41.000 m2’lik açık otoparkı mevcuttur.

Park genelinde 2 adet büyük, 8 adet küçük Oyuncakistan, 287 adet demir, 267 adet ahşap oturma bankı, 62 adet piknik masası, 22 adet Barbekülü çardak, 764 adet aydınlatma direği, 308 adet projektör, 376 adet metal, 55 adet palyaço figürlü çöp kovası ve 15 adet değiş figürlerde heykel bulunmaktadır.

Park içerisinde bulunan Go-Kart, Kaykay Pisti, Model Gemi yüzdürme alanı, Model Uçak Pisti, Model Araba Pisti, Halı Sahalar, Basket Sahaları, Mini Golf Sahaları, Masa Tenisi alanları, Tenis Kortları ve 5000 kişilik oturma kapasiteli Nejat Uygur amfi Tiyatrosu gibi bir çok sportif ve kültürel alanda faaliyeti bir arada yapmanın yanı sıra ailenizle gelip piknik alanlarından faydalanarak parkı Tren ile gezmek mümkündür.

Çocuklar için Masal ve Çizgi Film Kahramanlarının bulunduğu Suni gölet içerisinde 22.000 m2’den oluşan alandır. Bu alan içerisinde 12 adet Çizgi Film Sinemaları, 50 m Boyunda Gülüverin dev heykeli ve bir çok Masal ve Çizgi Film

Kahramanlarının sembolize heykelleri bulunmakla beraber Masal Adası içerisinde Büfe, Çay Bahçesi ve Tuvalet mevcut olup Ada içerisinde Tırtıl Tren ile gezmek mümkündür.

90-60 kişilik olarak planlanan salonlarda çocuklar, masal kahramanlarının çizgi filmlerini seyredebiliyor.

17.000 m2 alan içerisine kurulan Gençlik merkezi içerisinde yarı Olimpik yüzme havuzu, Özürlü Yüzme Havuzu, Özürlü Çocuk Kreşi, Kütüphane, Halı saha, Voleybol, Basketbol sahası, Masa Tenisi, Satranç, Langırt, Bilardo, Internet salonları, Müzik aletleri kullanma kursları, Yabancı Dil, Diksiyon kursları ve Kondisyon aletleri ile Ankaralı gençlerin hizmetindedir.

30.000 m2 alan içerisinde kurulu olan Sincan Hanımlar Lokalinde Hanımlara yönelik faaliyetler gösterilmektedir. Bu faaliyetlerden bazıları Dikiş, Nakış kursları, Ahşap, Seramik, Cam Boyama, eğitimleri verilerek hanımların günlük hayattaki ihtiyaçlarının yanı sıra meslek edinmelerini sağlamaktır.

Leave a comment

Ayder, Çamlıhemşin ilçesinin 19 km. güneydoğusunda 1350 m. yükseklikte çam ormanları ile kaplı daha ziyade yayla niteliğinde bir yerdir. Fırtına deresi boyunca eşsiz doğa güzelliklerini izleyerek varacağınız Çamlıhemşin ilçesi hudutları dahilinde yer alan Ayder gürgen dibiyle Aşağı ve Yukarı Ambarlık(Gelin Tülü) şelalesi, yayla evleri, çiçekli düzleri, türlü çiçeklerdin elde edilen balı ve şifalı kaplıcasıyla sırtını Kaçkarlar’a dayamış, çam örtülü yamaçlarla kaplı cennet görünümündedir. Bakanlar Kurulu Kararı ile 1987 yılında “Turizm Merkezi” ilan edilen Ayder’de İl Özel İdaresi ve özel kuruluşlar tarafından otel, kaplıca tesisleri yapılmaktadır. Yaz aylarında yerli ve yabancı turistler 55 derece sıcaklıktaki yeraltından gelen, şifalı kaplıca suyundan yararlanmaktadır. Kaplıca romatizmal hastalıklar, iç hastalıkları, kadın hastalıkları ve cilt hastalıklarına iyi gelmektedir.

1871 tarihli Trabzon Vilayeti salnamesinin 174. Sayfasında, “ Hemşin nahiyesinde Hala deresi civarında Ayder nam mahalde gayet sıcak bir kaplıca olup yel illetine devası meşhur olup lezzeti hiçbir maden suyuna benzemez” ibaresi geçmektedir.

Bölge insanı tarafından senelerdir bilinen bu doğa harikası belde, gelen hizmetlerle daha çok insanın yararlanabileceği tesisleri de beraberinde getirmeye başlamıştır. Ayrı ayrı 50 kişinin girebileceği havuzlar, dinlenme salonları, yataklı, özel kabinler, duş kabinleri, basınçlı su bölümü, fizik tedavi bölümü ve doktoru bulunan modern tesis Ayder’de insanların hizmetindedir.

Ayder’de 700 kişiyi barındıracak şekilde yatak kapasitesi mevcut olup, yayla evleri tipinde konaklama tesisleri ve alt yapı tesislerinin çalışmaları plan dahilinde olup, bu sorunun çözümü için gerekli girişimler yapılmaktadır. Turizm Bakanlığı’nca Teşvikli Turizm Bölgesi durumundaki Ayder’in günümüze kadar uygulanan imar ve inşaat yönü turistik bir bölgenin sahip olacağı görünümde değildir. Ayder’de yöresel mimari özellik yansıtmayan beton yığınlarının ortadan kaldırılarak sahip olunan güzelliğe layık bir şekle getirilmelidir.

Ayder’de var olan turizm potansiyeli yolun asfaltlanarak hizmete girmesiyle kat kat artmıştır. Bu artış Ayder’de tüketimi de beraberinde getirmektedir. Dünyanın en güzel suyuna sahip olan Ayder’de pet şişelerde su satıldığı ve bu şekilde de doğanın kirletildiği düşünülürse Ayder’de yapılacak yatırımların çeşitliliği ve aciliyeti konusunda yatırımcılara yeterli mesaj verilmiş olur.

Ayder’deki sifalı suyun grubu; madeni az ılıca ve içmeler grubuna girer. Şifalı suyun bileşimi sodyum sülfatlı, holgimetalik ve radyoaktivitelidir.

Doğal Akvaryum Malavi Gölü

Leave a comment

Akvaryum tutkunlarının mutlaka görmesi gereken Malavi Gölü hakkında herşey bu yazımızda sizinle paylaşalım istedik. İşte akvaryum cennetinin özellikleri şöyledir.

Malavi Gölü (eski tabir Nyassa Gölü), 560 km uzunluğu, 80 km’ye varan genişliği (ortalama 50 km) ve 704 m’ye kadar olan derinliği ile Büyük Rift Vadisi’nin en büyük göllerinden biridir. Yüzölçümü 29.604 km2’dir. Gölde dünyanın başka hiçbir sulak alanında bulunmayan canlılar yaşamaktadır .Malavi Gölü, balık türlerinin zenginliği ile (yaklaşık 1.500 tür) aquaristik (akvaryumculuk) alanda çok ünlüdür. Renk bakımından çok görkemli olan birçok tür, aquaristik alanda çok yaygındır. Bu balıklar, yumurtalarını ve yavrularını koruma amaçlı ağzında taşıyan Cichlidae familyasına (Cichlidler) aittir. İlginç olan ise, bu familyadan Tilapia cinsinin besin amaçlı ihracatta işe yaramasıdır. Bu balıklar ekonomik amaçlı sadece Malavi Gölü’nün en güney kısmında avlanırlar. Balıkçılar oyma kayıklarla da bu balıkları olta ile avlasalar da bunların miktarı ticareti yapılabilecek düzeyde asla değildir. Hemen kıyıdan ağ sallama ile balıkçılık çok daha yaygındır ancak balıkların büyük olanları burada bulunmaz.

Malavi Gölü’nde yolcu ve yük taşımacılığı motorlu gemiyle (MS Ilala) yapılır. Güneyden kuzeye limanlar, Monkey Bay, Chipoka, Makanjila,Nkhotakota, Nkhata Bay, Mphand Port, Ruarwe, Charo, Mlowe, Chilumba ve Karonga şehrindeki Kambwe ‘dir. Monkey Bay-Karonga arasında gidiş-dönüş yolculuk 5 gün sürer. Nkhata Bay’den haftada iki kez Chizumulu ve Likoma adalarına sefer vardır.

Göl suyu cam gibi berraktır. Rüzgarsız zamanlarda birçok metre derinlikte zemin görülebilir . En başta dikkat çeken bir unsur da suda da karadaki gibi çok hareketli ve hızlı olan su aygırlarıdır. Hantal cüsseleri aldatıcıdır. Bu hayvanlar bitki yiyicidir ancak açık suya kaçış yollarını kestiklerinde insanlara saldırırlar. Su aygırları her yıl, balık bakımından zengin olan gölde yeterli besini bulan timsahlardan daha fazla sayıda insanı öldürmektedir. Üzerinde yerleşim olmayan küçük adalarda piton yılanı ve varan (kertenkele cinsi) gibi vahşi hayvanlar bulunur. Karşılaştırıldığında, gölün yerleşim olan yerleri daha tehlikesizdir. Gölde cichlid olarak tabir edilen balık türleri bulunmaktadır. Bu balıklar akvaryumculuk hobisi ile uğraşanların büyük ilgisini çekmektedir. Ülkemizde ve dünyada bu balıklar gittikçe önemli bir hale gelektedir. Malawi cichlidleri ülkemizde artık bolca bulunan akvaryum balığı türlerindendir.

images1980 yılında 88 km2 büyüklüğünde Lake Malawi National Park Monkey Bay’in güneyinde kurulmuştur. Park, gölün bir kısmını, Khumba Yarımadası’nı oniki küçük adayı kapsar. Milli Park, 1984 yılından beri UNESCO’nun Dünya Doğa Mirası listesindedir.

Older Entries Newer Entries